( Hz.Mevlana'nın ve tüm ailesinin kabirlerinin bulunduğu Türbe eskiden Mevlevi Dergahı olarak kullanılıyormuş, Yeşil kubbe Hz.Mevlana'nın kabrinin bulunduğu yer)
Ben geldiiim :) Kısaca size gezimi anlatmak istiyorum..Pek kısa olmayacak gibi ama ;)
Perşembe sabah 4:00'da yola çıktık...Grubumuz 20 kişilik bir gruptu..hepsi benim ilkokul arkadaşlarım ve anneleri olduğu için çok eğlenceli geçti bizler için...
Kah ağladık kah gülmekten gözlerimiz yaşardı :) Kimsenin kapris yapmadığı güzel bir gruptuk :)
Konya'ya sabah 7 gibi vardık..otelimize yerleştikten sonra diğer grupla buluşmak üzere kahvaltıya gittik ardından da Konya gezimiz başladı..
Sille, Selimiye Camii, Alaaddin Tepesi ve bunun gibi birçok Konya Tarihinde önemli yerlere gittik..
Konya benim beklediğimden çok güzeldi..Özellikle insanları.. hepsi çok yardımsever ve iyi kalplilerdi..gittiğimiz heryerde ikramlar oldu..gönülleri de zengin insanlar.. Mevlana'nın öğretilerinin etkisini şehirde her yerde görüyorsunuz özellikle insanlarına çok yansımış..
Kültür Merkezindeki törenden önce Mevlevi Dergahındaki törene katıldık..Nasıl bir izdaham vardı size anlatamam..ama hoşgörü insanlara da yansımış olacak ki..birçok kişi tüm töreni izlemek yerine, çıkıp diğerlerinin de görmesi için yer veriyorlardı..Dergahtaki tören, semazen kıyafetleri giymiş dervişlerin duaları ile başladı ardından sema ve huuu sesleri ile zikirle bitti..tören çok farklıydı benim için..çok duygulandım çoğu kişi dış dünyadan sıyrılmış kendini törene kaptırmıştı..Dergahın içinde sizi farklı bir dunyaya götüren bambaşka bir hava vardı sanki..Resim çekmenin yasak olması nedeniyle maalesef buradan resimler yok.. :( Şu detayı da anlatmadan geçmek istemiyorum, biliyorsunuz Atatürk tarikatlara ve tekkelere karşıydı ve hepsini kapatmıştı...o dönemde sadece Hz.Mevlana'nın dergahı yıkılmamış ve müzeye çevrilmiş..Hz.Mevlana'ya ait kıyafetler, Mesnevi,990'lık tesbihler, Peygamberimiz'e ait Sakal-ı Şerif de burada bulunuyor zaten..
Dergahtaki bu anlamlı törenin ardından, Şeb-i Aruz törenlerinin yapıldığı Mevlana Kültür Merkezi'ne gittik...Kültür Merkezi bembeyaz, ihtişamlı bir bina..oldukça da büyük..her sene törenler burada yapılıyormuş ve sene içerisinde de birçok etkinlik burada oluyormuş..
Şeb-i Arus yani Hz.Mevlana'nın ölüm gecesi 17 Aralık..Şeb-i Arus denmesini nedeni ise, Mevlevilerin ölümü bir yokoluş olarak görmemesi..hatta öldü kelimesi yerine de göçtü diyorlar...Hz.Mevlana'da bu gecenin ölüm yerine düğün gecesi Allah'a kavuşacağı gece olarak anılmasını istiyor..Mevleviler bu dünyadaki hayatlarını görev olarak görüyorlar ve hepsi hayatlarını Allah'a kavuşacakları bu gün için kendi ibadetlerini yerine getirerek geçiriyorlar..
Şeb-i Arus 7-17 Aralık tarihleri arasında kutlanıyor..ancak asıl gece olan 17 Aralık gecesi kutlanıyor..
Tören, Belediye başkanı,Deniz Baykal ve Başbakanın konuşmalarıyla başladı..Bence bu konuşmalar Hz.Mevlana'dan çok siyasi içerikli olmasından dolayı gereksizdi..Hazır 1000 kişiyi yakaladık, siyaset yapalım mantığı hiç hoş değildi..Bir tek, Deniz Baykal'ın konuşmasını beğendim onu dışında tutuyorum..
Ardından, Devlet sanatçımız Ahmet Özhan'ın eşliğinde Tasavvuf müziği başladı.. ve heyecanla beklediğimiz SEMA :)
Sema gösterisi çok güzeldi..duygu yüklüydü..Başları dönmeden nasıl dönebildiklerini merak ediyor insan..ertesi gün sorduğumuzda, semazenlerin bu şekilde 4 fasıl dönebilmek için ciddi bir eğitimden geçtiğini öğrendik.. tahtanın üzerine çivi çakılıyormuş..mikrop kapılmaması için çivinin etrafı tuzlanıyormuş..baş parmaklarıyla ikinci parmakları arasındaki çiviye ayaklarını geçirip bu şekilde dönmeyi öğreniyorlarmış..ve tabi ki, sema onlar için bir gösteri olmaktan çok bir ibadet şekli..Allah'la başbaşa oldukları bir an..
Benim en çok ilgimi çeken ise en genç semazendi..4 kuşaktır tüm ailesi semazenmiş..kendisi daha 12 yaşında :) Yaşıtları ile kendisini karşılaştırdığımda iradesine, inancına ve içindeki Allah sevgisine hayran oldum..
Yoğun ama maneviyatla dolu bir günün ardından, ertesi gün gene Konyadaydık..Bugünü de çeşitli yerleri gezerek geçirdik..ama tabi en çok ilgimi çeken, Aşk romanını okuduysanız sizin de ilginizi çekecektir..Şems-i Tebrizi'nin Türbesi idi..
Kendisi gibi Türbesi de çok mütevazi, abartıdan uzaktı.. Hz.Mevlana'nın can yoldaşı, onun içindeki cevheri ortaya çıkaran bir zat olması nedeniyle kendisi çok seviliyor ve saygı duyuluyor..Özellikle İran kökenli olmasından dolayı türbesi pek çok İranlının akınına uğruyormuş..
Türbe'nin arkasında, rivayete göre, öldürüldüğü kuyu bulunuyor..
Aşk romanında Şems'in ölümü katilin kendisini kuyuya atmasıyla oluyor..ancak ölüm nedeni kesinlik kazanmamış hiçbir zaman..Şam'a gittiği ve orada görüldüğü de söyleniyor..
Konya gezimizden kısaca anlatmak istedim..Umarım sizin için zevkli olmuştur okuması :) daha pek çok yer gördük ancak hepsini anlatmak çok zor olacağından size en önemli gördüklerimi anlattım..Dervişlerle resim çektirdim ancak,resim vermek dahi istemedikleri için görüşlerine saygı duyuyorum o yüzden yayınlayamadım :(
Sizler de gitmek istiyorsanız..
Öncelikle,
İlla 17 Aralık'da Şeb-i Arus törenlerine katılacaksınız diye birşey yok..törenin tek farkı bence protokolunda orada olmasıydı..asıl gidiş nedeni zaten sema törenini izlemek.. bu törende her cumartesi günü aynı şekilde Mevlana Kültür Merkezinde ücretsiz olarak yapılıyormuş... Bu dönem dışında da bence aynı keyif alınabilir..hatta dergahlar daha az kalabalık olur ve daha çok keyfine varırsınız..
Giderseniz eğer, muhakkak.. Hz.Mevlana'nın türbesini ve müzesini, dergahları, Şems-i Tebrizi'yi,Alaaddin tepesini,Selçuklu Döneminden kalma Medreseleri,Sille'yi, İnce Camii'yi muhakak görün derim..
Takı için Baki'ye gitmeden..Mevlana şekeri ve hurmalı şeker almadan..
Demirel'den gevrek almadan ve Cemo'da etli ekmek yemeden dönmeyin ;)
Döndüğünüzde farklı duygular içerisinde olduğunuzu hissedecek ve çok huzurlu olacaksınız..
Gel,gel.
ne olursan ol yine gel,
ister kafir,ister mecusi,
ister puta tapan ol yine gel,
bizim dergahımız,
ümitsizlik dergahı değildir,
yüz kere tövbeni bozmuş olsan da
yine gel...
Hz.Mevlana